Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği din ve Medine sözleşmesi ile Yahudi ve Hıristiyanlarla antlaşmaya vardığı ,barış severlik ve iyilik üzerine inşa ettiği bu dinde ; kin, nefret, intikam ,kan davası yoktur..Son "Veda Haccı"nda verdiği hutbede kan davasını kaldırdığını,Acemin Araba,Arabın Aceme veya bir başkasına üstünlüğü yoktur.İnsanlar tarak dişleri gibi eşittir."Dinde zorlama yoktur"(Bakara suresi ayet 256)."Senin dinin sana benim dinim bana .(Kafirun suresi ayet 6)
Ğaşiye Suresi ayet ;21, 22, 23, 24, 25, 26. O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin. Ancak yüz çevirip inkâr edene gelince, işte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.(Diyanet vakfı meali)
Ama dinleri ve sistemleri ele geçiren mutaassıplar/ruhban diyor ki sadece "benim din ve benim yol" gerçektir. Dini tebliğ ve mümini örneklemekten ziyade, elde kılıç cihada çıkmıştır. Bu mutaassıp ve mütegallibenin elinde din; zorbalık ve sömürü aracı, güç/iktidar, servet olmaktadır.
Muaviye bu kan dökmesiyle ailesine yüz yıllık bir sultanlık kazandırmıştır.Din saltanatın dini olmuştur.
"Din, malik-mümin dilinde başka, gasıp ve zalim elinde başkadır. Böylece din, barış veya savaş unsuru olmaktadır. Saldıran ve savunan da "Allah" demektedir. Gerçek ile taklidi, malik ile hırsızı, inanan ile kandıranı ayırmak lâzımdır.
Bu nazarla tarihi süreç içinde İslâmiyet'e bakınca; uygulamada şöyle bir ikilem, rekabet, çatışma ortaya çıkmaktadır:
"Savaşan veya Barışan İslâmiyet,Cihat veya Muhabbet İslâmı,Kılıç veya Sevgi İslâmı,Bâtıni veya Şeriatçı İslâmiyet,Kuran veya Hadis İslâmı,Kitabî veya Gelenek İslâmı,Sultanın veya Müminin İslâmı
Mücrimin veya Masumun İslâmı,Kılıcın veya Kalemin İslâmı,Zalimin veya Mazlumun İslâmı,Ehl-i Beyt'in veya Muaviyenin İslâmı
Kur'an veya Hadis İslâmı, Savunanın veya Saldıranın İslâmı, Âdilin veya Zalimin İslâmı, ," (Dr.Ömer Uluçay)
Nitekim Hz. Ali diyor ki; ”Zalim varsa, demek ki mazlumda vardır. Hangi mazlum zalime direnmiyorsa o da zalimdir. Çünkü zulmün bir ayağı da mazlum olandır. Mazlum, teslim olup ses çıkarmadığı zaman zalime yardım etmiş sayılır. Bu noktada teslim olmak yoktur. Ya zafer, ya ölüm demekte ve teslim olmayı aşağılamaktadır.
“Yalan, her kötülüğün kaynağıdır, sebebidir. Onu yok etmeli. Doğruyu teşvik etmeli, korumalı. Tasa –sefa ortak olmalı, bilene uymalı. Haksıza direnmeli.
Düşman; kavimler değil, kötülerdir. Kötülere karşı savaş. Ama silah yok. Ya ne ile öyleyse?”sevgiyle, adaletle, akıl ile”.Nitekim Hz İsa diyor ki;”sevgi kılıçtır”.Evladı anadan,
oğlu babadan ayırır. Hz Muhammed de;”vallahi birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız, iman etmedikçe de cennete giremezsiniz"
Mehmet Uluçay 7.Eylül .2022
