Gölbaşı Güncel Haber
HV
18 MAYIS Cumartesi 15:54

Cumhuriyete doğru (1)

Mehmet Uluçay
Mehmet Uluçay
Giriş Tarihi : 16-10-2022 21:23

En genel ve basit anlamıyla Cumhuriyet, “hükümdarsız devlet” demektir. Egemenliğin halka ait olduğu yönetim biçimini ifade eder.Halk ya da kamu anlamına gelen “cumhur” ve sahiplik bildiren “iyet” sözcüklerinden türemiş olup, “halka ait olan şey” anlamına gelmektedir.

Ancak teorik olarak bakıldığında, Cumhuriyet ve demokrasi kavramları birbirlerinden farklı kavramlardır.

Cumhuriyet, bir siyasal rejimin ya da devlet biçiminin adıdır. Demokrasi ise bir siyasal rejimin ya da devletin yönetim ilkelerini belirleyen bir modeldir.Bunların en bilinen örnekleri; Sosyalist ilkelere göre hareket ettiğini iddia eden, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyet ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore) gibi ülkelerdir.Benzer şekilde belli bir dinin ilkelerini yönetim modeli olarak öne çıkaran Cumhuriyetler de olabilir. Günümüzde bunun örneği, İran İslam Cumhuriyetidir.

"Yaklaşık 10.000 yıl düşündük ve sonunda "DEVLET" kavramını bulduk.Fransız îhtilâli’ne kadar bütün devletler firavun, kral, bey, Sultan, hükümdar, çar, kayzer, padişah veya imparatorlar tarafından yönetilirdi25. işte tek bir ailenin devleti temsil ettiği bu sisteme monarşi diyoruz. Fransız îhtilâli’ne kadar, bir kral öldüğünde seçim yapılmaz kralın oğlu tahta geçerdi. işte soya dayanan bu sisteme saltanat diyoruz. Fransız îhtilâli’ne kadar tahta çıkan kişilerin aynı zamanda Tanrı’nın yeryüzündeki tek temsilcisi olduğuna inanılırdı. işte dini yetkilerin bir kişide toplanmasına Mısırlılar Firavun, Sümerliler Nemrut, İranlılar Şah, Yeni Dünya Manitu, Batılılar Papa, Şarklılar ise Halife derdi.

Fransız îhtilâli’ne kadar soylu aileden gelmeyenin, söz hakkı olamazdı. İşte sıradan insanların devlet idaresinde etkin olabilmesine cumhuriyet diyoruz. Fransız îhtilâli’ne kadar asiller dışındakilere köle, kul, serf veya tebaa denirdi. işte herkesin eşit haklara sahip olmasına VATANDAŞLIK diyoruz. Fransız îhtilâli’ne kadar dini bilgiler ve ulvi makamlar belli bir zümrenin kontrolündeydi. işte inanç ve ibadet özgürlüğünün insanların hür iradesine bırakılmasına LAİKLİK diyoruz.

Antik dönemden 18. yüzyıla kadar kral, padişah veya hükümdarlar iktidarın şahsında cisimleştiği bir figürdü.Bu, isimlerin sahip olduğu egemenliğin dayanağı ise Zeus, Buda veya Allah’tı. Bu kişiler yüce yaratıcı adına karar alır, hayata geçirirdi.Kısacası kral demek devlet demekti. Her şeye karar verebilirdi.

Fransız İhtilâlı tüm bu algıları kırarak modern devlet olgusunu ortaya koydu .Hatta böylesi aşkın bir profil, kuşkusuz devlet hazinesinin de doğal lideriydi. Örneğin İngiltere Başbakanına tahsis edilen konutun kapısında ‘prime minister’ yani Başbakan değil ‘First Lord of Treasury’ yani Hazinenin Birinci Hakimi" yazılıdır.. Bu unvanın hazine bakanına verilmemesi, devlet tüzel kişiliğini temsil eden kişinin aleni tescilidir. Fransa Kralı XVI. Louis’nin ‘Devlet Benim!’ sözüyle vurgulamak istediği de aynı şeydi. Hatta Roma döneminde ‘krala ait’ manasında kullanılan " roal" kelimesi Arap kültürüne geçerek Iran, Yemen, Umman ve Suudi Arabistan’ın para birimi olan Riyal" tabirinin de ilham kaynağıdır."-----------------------------------------------------------------------------------------------------

2 5 Kral unvanı Sırpça, Bey Türkçe, Sultan Arapça, Hükümdar Arapça (-dar eki Farsça), Çar Rusça, Kayzer Almanca, Padişah Farsça ve İmparator ise Latince kökenli olup hepsi de aynı düşüncenin farklı kültürlerdeki ifadesidir . .Dursun Ali Yaz Para shf 177.178

Gelecek yazımız "Cumhuriyete doğru" 2 olacak

Mehmet Uluçay 17 Ekim 2022

YORUMLAR