Gölbaşı Güncel Haber
HV
18 MAYIS Cumartesi 15:14

Cumhuriyete Doğru 2

Mehmet Uluçay
Mehmet Uluçay
Giriş Tarihi : 23-10-2022 19:41

"ULUS DEVLETİN DOĞUŞU"

Krallar, bedeni ise daha ilginç bir anlayışa hizmet ederek egemenliğin tüzel kişiliğini görünür kılarak "Krallar ölmez" inancını temsil ederdi. Bu ölümsüzlük paradoksal değil kral iki bedene sahipti. Bunlardan bir tanesi kıalın ölümlü bedeni, diğeriyse ölümsüz olan siyasi bedeniydi. ÖIümlü beden yok olabilir hatta ortadan kaldırılabilirdi. Fransız devrimine kadar kralın siyasi bedeninin asla yok edilemeyeceğine inanılrdi. Fakat Danton ve Robespierre, Fransa Kralı X VI Luisi halkın gözü önünde giyotine gönderince kralın siyasi bedeni de yok oldu. Bundan sonra ölen her kralın ardından tekrarlanan "Kral öldü. Yaşasın yeni kral"’ seslenişi boşluklata kaldı. Peki şimdi kim yaşayacaktı? Düşünsel zemin şöyle inşa edildi."yaşasin Fransa’nın dünü, bugünü ve yarını olan Fransız ulusu"Bu vurguyla kralın bedeni lağvedilmiş ve onun yerine geçecek bir başka vücut bulunmuştu: Toplum bedeni! İşte kraliyet makamı yerine ihdas edilen bu modele ulus devlet diyoruz.

O günlerde de insan, toprak, hayvan başta olmak üzere her türlü varlık üzerindeki tasarruf hakkı, ralın şahsında toplanırdı.Kral sadece maddi varlıkların değil soyut değerlerin de sahibiydi. Kanun koyucuydu. Ağzından çıkan söz, yasa hükmündeydi. Her fikri doğru, her ricası emirdi. İnsanı insan yapan hürriyet, hak ve özgürlük gibi soyut evrensel değerler, iki dudağının arasındaydı. Yalnızca bir fani üzerinde toplanmış egemenlik kavramı, cumhuriyet sayesinde toplumun görünmeyen tüzel kişiliğine, yani devlet denilen üst akla aktarıldı. İnsan zihninin hünerlerinden olan devlet kavramının

icadıyla bir kişinin ayrıcalığı ortadan kaldırılarak yöneltim ve denetim hakları vatandaşa bırakıldı. Böylelikle yasama gücü bir kişinin veya bir ailenin güdümünden alınıp topluma devredildi. 1215 Magna Carta ile başlayıp 1648 Westfalya ile gelişip Fransız İhtilâlı’nda olgunlaşantı.İnsanlar, sahip oldukları tüm hakları kahraman veya tanrı krallara değil devletin görünmeyen soyut ve kutsal kimliğine devretmekte mahzur görmediler

Uygarlık kabuk değiştiriyordu. Yıkılan monarşilerin yerini cumhuriyetler doldurdu; Birinci Dünya savaşından sonra Osmanlı ailesi de sahip olduğu iki kutsal makamı yani saltanatı ve Hilafeti kaybetti. Bunların yerine vatandaşlık geldi.Papalık gitti laiklik geldi.Fakat bu dönüşüm hâlen bitmedi.2. Dünya Savaşı sonrası sömürge durumundaki devletçiklerin bağımsızlık mücadelesi birçok kukla kralın da sonunu getirdi. Körfez Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fas ve Brunei gibi mutlakıyetçi bazı monarşiler hariç tutulursa sembolik değeri dışında bir otoriteye sahip monarşiler dönemi, 1979’da İran Şahının ve 2008’de Nepal kralının devrilmesiyle sona erdi. "Dursun Ali Yaz Para shf 179

YORUMLAR