Gölbaşı Güncel Haber
HV
18 MAYIS Cumartesi 11:19

Hüzünlü Bir Aşk Öyküsü

Etem Karaüzüm
Etem Karaüzüm
Giriş Tarihi : 18-12-2022 22:48

"Gamzedeyim Deva Bulmam"

( Bu yazı okununca herkesin dilinde olan Aşkım” kelimesinin ne kadar ucuzladığı ve hoyratça yerli yersiz kullanıldığı, gerçek aşkın ne olduğu görülecektir.)

Tüm şarkıların bir hikayesi vardır. Şarkılar kendisini severek dinleyen her gönülde gizli kalmış bir aşk hikayesini çağrıştırır.

“Gamzedeyim deva bulmam…” şarkısı da bu tür şarkılardan biridir.

Hikâyenin kahramanı Kemani Tatyos Efendidir.1858 Yılında İstanbul’da doğmuş; Türk musikisine bestekar, güfte kar olarak elliye yakın eser bırakmış. Ömrü yokluk içinde geçen, öldüğünde kilise defterine; “Tatyos-1013 Çalgıcı” olarak kaydı yapılan bir keman virtüözü,..

Çocukluğundan beri dilini gönlüne hapseden, ruhuyla ancak kemanıyla anlatacaklarını anlatan, düğünlerde aldığı parayla kıt kanaat geçimini temin eden, Daha sonra Galata’daki pirinççi gazinosundaki hayatı ve yaptığı besteler, semailer, peşrevlerle tanınmış ve İstanbul’un dört bir yanında düzenlenen fasıl heyetlerinde Tatyos Efendinin eserleri çalınır olmuş.

Tatyos Efendinin en yakın iki dostu: Yazar, gazeteci, besteci Ahmet Rasim Bey ve gazinodan arkadaşı Kemençeci Vasili’dir.

Bir akşam Beyoğlu’nda Ahmet Rasim, Vasili ve Tatyos Efendi “Ehl-i aşkın neşvegah-ı Kuşe-i meyhanedir ile başlattıkları musiki meşki semaisiyle devam etmiş Tatyos Efendi. Konuklar gitmiş. Ahmet Rasim ile Vasili gitmeye hazırlanırken; Tatyos kemanına yeniden uzanarak, acı bir tebessümle o uşşak şarkıya giriş yapıyor:

“Gam-zedeyim deva bulmam/Garibim bir yuva kurmam
Kaderimdir hep çektiren/İnlerim hiç reha bulmam

Elem beni terk etmiyor/Hiçte fasıla vermiyor
Nihayetsiz bu takibe/Doğrusu takat yetmiyor

Ehli dilin yoktur kadri/Uğraşma gel Tatyos gayri
Eserin çok kıymetin yok/Git talihine küs bari..”

Tatyos kemanı omuzundan indirdiğinde hiç kimsenin bir kelime edecek hali yoktur. Vasili hıçkıra hıçkıra ağlıyor, meyhanede kalanlarda göz yaşlarını birbirlerine sezdirmeden silmeye çalışıyorlardı.. Bunların içinde çocukluk aşkı da vardı.

Onlarda birbirlerine kavuşamamışlardı. Çocukluk aşkının ailesi aniden Erivan’a göçünce kavuşamamışlar. O aşk ateşi hiç sönmemiş… Tatyos da sonradan şimdiki eşiyle evlendirilmiş. Uzun bir aradan sonra çocukluk aşkının ailesi yeniden İstanbul’a taşınmışlar. Ancak o kız hiç evlenmemiş. Tatyos’un bulunduğu mekanlara gelerek onun şarkılarını göz yaşları içinde dinlemeye devam etmişti…

Tatyos’un naaşı bir kilisenin ayin salonuna getirildiğinde, iki elin parmaklarını geçmeyen kalabalığa ibretle bakıyordu Ahmet Rasim. Cenazede üç bacısı, dul eşi ve kilisenin uzak bir köşesinde ağlayan bir de kadın vardı.

Ahmet Rasim oturduğu yerden kalkarken, yanına bırakılmış zarfı alıp cebine koyar. Cenaze defnedilmeden zarfı açıp okuyor. Tatyos’un naaşı ile birlikte toprağa verilen zarfın içinde şunlar yazıyordu:

Gamzedesin devan benim/Garip kuşsun yuvan benim

Çektiğimiz yeter gayri/ Kaderimsin inan benim

Takat yetmez eleme/ Bülbül imrenir çileme

Bizim şu kara sevdamız/Kalsın öteki aleme

Elbet kadrini bilirim/Küsme talihine Tatyos

Çok durmam bende gelirim…/ Çocukluk aşkın.

Evet sevgili okuyucularım. Öteki aleme bırakmayın sevdalarınızı!...

YORUMLAR